atv'nin yeni dizisi 'Adanalı' ekranlarda fırtına gibi esiyor! İlk iki bölümüyle, cuma günlerinin reyting listesinde zirveye yerleşen 'Adanalı', aynı mahallede büyüyen ve kan kardeşi olan bir polisle, İstanbul'a korku salan bir suç örgütü liderinin öyküsünü anlatıyor. Diziye adını veren 'Adanalı başkomiser Yavuz'u Oktay Kaynarca canlandırıyor. Kaynarca, "Değerlerimizi bu diziyle yeniden yaşatacağız" diyor.
* İzleyici 'Adanalı'yı çok sevdi... Tepkilerden memnun musunuz?
Fragmanları bile dizinin iyi olacağının sinyallerini veriyordu. Aksiyon, aşk, entrika her şey var. Bir oyuncunun, açılımı için oynayacağı bir rol. Yani avantajlı bir durum içeriyor. Klasik çerçevelenmiş şeyleri yapmıyoruz. Her seferinde kendimizden bir şeyler katmaya çalışıyoruz. İzleyicinin seveceği bir iş yapıyoruz.
* Başkomiser Yavuz, İstanbul'daki tüm kötülüklerle başa çıkıyor...
Biz biraz fantezi boyutunda bakmaya çalıştık. Suç unsurları ile mücadele etmeye çalışan bir sürü dizi var. Hepsi de başarılı işler. Bizim projemiz onlardan eksik kalacak mı? Hayır! Ama biz biraz daha gülümseyen tarafı ile bakacağız.
SUÇLULAR SAF POLİS BAŞARILI
* Bir oyuncu olarak değil de bir vatandaş olarak İstanbul'daki suç oranının yüksek olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Göç ile gerçekleşen bir şey. Kendi memleketinde yaşam alanı bulamayan, televizyonda seyrettiği dünyayı gerçek sanarak buraya göç eden insanların sıkışmışlıklarından ortaya çıkmış bir şey. Buraya geliyorlar ama hayat istedikleri gibi gitmiyor, istedikleri şeyleri bulamıyorlar.
* "İstanbul, insanları suç işlemeye kışkırtıyor" da diyebilir miyiz?
Bütün megakentler kışkırtır. Ama suçluların yakalanma oranına bakıldığında, biz ilginç bir şekilde çok daha iyiyiz. Polisimiz çok başarılı. Bu başarı, polisin memleketini iyi tanımasından kaynaklanıyor. Aslında bizde çok büyük, organize, enteresan suçlar yok. Cinayetlerin yüzde 90'ı çözülüyor. Çünkü bizde suçlar çok safça işleniyor. Ya namus davasıdır, ya da alacak...
* Siz hiç mağdur oldunuz mu?
Evet. Evime hırsız girdi. 15 yıl önce...
ROLLERİMDE BENDEN PARÇA VAR
* Oynadığınız bütün rollerde sizden bir parça var mı?
Olmak zorunda. Oyuncular, oyuncu olmasalardı sağlıksız kalırlardı. Oyuncuların geçmişine, geldikleri yerlere, katettikleri aşamalara adım adım baktığınız zaman; çok ciddi mücadele verdiklerini görürsünüz. Hepsinde birtakım anormallikler vardır. Zaten oyuncuysanız hayatınız boyunca biriktirmek ve gözlemlemek zorundasınız. Kavga etmemiş, aşık olmamış, terk etmemiş, terk edilmemiş, dayak yememiş, zırıl zırıl ağlamamış bir adamdan oyuncu olmaz.
* Bu sözlerinizden yola çıkarak "Oyuncu milleti delidir" diyebilir miyiz?
Oyuncu deli olmalıdır. Normal bir iş değil bu!
* Kurtlar Vadisi'ndeki 'Çakır' rolünüz bir fenomendi. Sizi yolda görenler hâlâ "Çakır" diye bağırıyor. Sıkıldınız mı bu durumdan?
Bundan rahatsız değilim. İyi oynadığınız bir rol hafızalarda iz bırakıyorsa bu kötü değil, iyi bir şeydir. İnsanların hafızasında ne kadar kalabiliyorsa kalsın. Zaten, yalnızca 'Çakır' olarak bakmıyor adam bana, Oktay Kaynarca olarak da bakıyor. Başka arkadaşlarımla kıyaslayınca; onlara gösterdikleri yaklaşımla, bana gösterdikleri yaklaşımın çok farklı olduğunu görüyorum. Demek ki ben iyi bir şeyler yapmışım.
İnşallah. Zaten yapmak istediğimiz bu. Her zaman yaptığımız işin üstüne çıkmak istiyoruz. Eğer bunu yapabiliyorsak başarılıyız. Elimizden geleni yapıyoruz. Görüntü yönetmeni üç gündür, üç saat uykuyla duruyor. Hepimiz başarılı olmak için yapıyoruz bunu. İnşallah yaptığımız iş, bir önceki işin üstüne çıkar.
Kaynarca'ya, 'Çakır' diye seslenmeyi sürdürenler var. Fakat, 'Başkomiser Yavuz', bu geleneği bozacak gibi. Kaynarca da, "Yaptığımız her iş, bir öncekinin üstüne çıkmalı" diyor.
* Son günlerde ekonomik kriz var. Bu krizden diziler de etkileniyor. Sizce 'Adanalı' da etkilenecek mi?
Kriz dünyanın her yerinde var. Büyük yatırımlardan vazgeçiyorlar. Bizim ülkemizde de birtakım indirimler isteniyor. Bazıları bu politikayı kabul eder, bazıları etmez. Bu; insanların kendilerine kalmış bir durum. Ama 'Bir önlem alalım, yüzde 30 indirim yapalım' demek bana doğru gelmiyor. O zaman başka planlar yapıp, başka işlerle var olmak lazım. 'Kriz şu anda ensemizde geziyor' dersek daha çok batarız. Kaldı ki bu başımıza gelen ilk kriz değil. Dünya sersemlemiş durumda. Biz daha çok alışığız krize...
* Siz pahalı bir sanatçı mısınız?
Bilmem. Başka insanların aldıklarını bilmediğim için pahalı mıyım bilmiyorum. Belki ucuz da kalabilirim. Sanırım çok pahalı bir isim değilim. Ama ben bir senaryo düşmanıyım. Senaryoyu didik didik ederim. Senaristler nefret eder benden. Hemen notlarımı alırım. Karakterlerin gelişimini tek tek yazarım. Sonra oturur para konuşurum.
KÜÇÜK BÜTÇE OLSUN
* Reyting etkiliyor mu bir sanatçıyı?
Etkiliyor tabii, etkilemez mi? 'Etkilemez' diyen sanatçı yalan söyler. Ben; yaptığım işi anlayan, benim gibi düşünen, benim baktığım yerden bakan seyirci isterim. Keşke raytingler doğrultusunda da bu böyle olsa. Keşke herkes benim istediğim gibi baksa meseleye. Özel bir seyircim varsa, benim için tamam. Sinemada sulu zırtlak işler yapıp milyonlarca seyirciye ulaşmak yerine; inandığım, altına imza atacağım, arkasında duracağım küçük bütçeli filmlerde, çok cüzzi şeylerle oyunculuk yapmayı tercih ediyorum.
* 'Adanalı'dan önce 'Kuzey Rüzgarı'nı çektiniz ama o dizi bitti...
Doğrusu çok zorlandığımız ve gerçekten zorlu aşamalardan geçtiğimiz bir iş oldu. Çalışma şartları çok ağırdı. Biraz sinir savaşına döndü zaman zaman. Biraz yıpratıcı bir süreç oldu. İstediğimiz menzile varamadık. Olabilir böyle şeyler. Bu bir süreç, herkesin başına gelebilir. Dört proje tutmaz, bir tanesi tutar. Önemli değil.
* Kadir İnanır'ın erken ayrılmasına kızdınız mı?
Kadir Ağabey'e o konuda hak veriyorum. Kendi isteği doğrultusunda olmadı senaryo. Kendisi de çok mert ve dürüst şekilde söyledi. Kadir Ağabey'i rahatsız eden şey, onun arkasından çekilen bir sahneydi. Ama bu benimle ilgili bir sorun değildi. Ben oyuncuyum. Önüme konan şeyi oynamakla yükümlüyüm. Kimsenin kimseye gönül koyması gerekmez. Küsmesi de kabul edilemez.
* Sizi çok uzun süredir sinemada görmüyoruz...
Evet, sanırım kafamdaki şeylerle buluşamadım. Ya da film yapanlar beni projelerinin içinde görmek istemediler. Sanırım bu daha doğru bir tespit. Ben olsam, ben de görmek istemem benim gibi bir adamı!
* Yapımcılarla yolunda gitmeyen bir şey mi var aranızda?
Yok, tam tersi teklif geliyor... Ama son dönemde yapılan filmler benim tarzım değil. Hepsi de sinemaya seyirci çekmek için yapılan filmler. Hiçbiri benim tarzım değil.
* 'Recep İvedik' gibi filmlerden mi bahsediyorsunuz?
İsim vermek istemiyorum. Yapılan her türlü işe saygım var. Emek veriliyor her işe, insanlar para kazanıyorlar, geçimlerini sağlıyorlar. Bunları eleştirmeye hakkım yok. Ama bu filmlerinin içinde olup olmama hakkınız var. İsterseniz oynarsınız, istemezsiniz oynamazsınız. Yapmak istediğim birkaç iş var. Ocak ayından itibaren hazırlayıp pişireceğiz.